Ana içeriğe atla

Derin izler, derin dostluklar... Bir yanda Mabel Matiz diğer yanda Fatih Karaca

Haftanın dikkat çeken albümü: Mabel Matiz - Fatih
Derin izler, derin dostluklar... Bir yanda Mabel Matiz diğer yanda Fatih Karaca

Bu hafta tamamen Türkiye'ye dönüyor ve tek bir albüme bakıyoruz. Son zamanların en önemli şarkıcı ve söz yazarlarından Mabel Matiz, 2018'de çıkardığı ve çok beğenilen albümü Maya'dan beş yıl sonra ilk stüdyo albümüyle dinleyicileriyle buluştu. Mabel Matiz'in üç yıldır üzerinde çalıştığı Fatih, atmosferi, hikaye anlatımı, konukları ve prodüksiyonu ile bu hafta kendine özel bir bölümü hak ediyor. Aslında Blur'ün sekiz yıllık bir aradan sonra çıkardığı heyecan verici yeni albümü The Ballad of Darren ve Joel Harrison'ın yıldızlar karması gibi bir ekiple imza attığı Anthem of Unity albümleri de geniş incelemeleri hak ediyor. Neyse... Şimdi Mabel Matiz'e ve Fatih'e bir bakış atma zamanı.

Mabel Matiz – Fatih

Henüz girişte itiraf edeyim; karşımda 1 saat 46 dakikalık bir albüm gördüğümde “fazlalıkları olan” bir iş göreceğimi, muhtemelen yarısına yakını kolaylıkla unutulacak bir albüm dinleyeceğimi düşünüyordum. Elbette önyargılı olmak hoş değil. Ama bu kötü niyetli bir önyargı değil zira yerli ya da yabancı fark etmez son zamanlarda tekliler, cover'lar, mix'ler çağından geçiyoruz ve bu kargaşa içinde, sanatçılar için de söyleyecek bu kadar yeni söz biriktirmek zor. Zaten ortam da (burada kasıt ana akım dinleyici kitlesi) albümlerden birkaç parça seçip devam etmeye teşneyken daha 'play' tuşuna basmadan karşı karşıya olduğum albümün riskli bir iş olduğunu düşünmekteydim.

Peki ilk turum bitince yani ilk 106 dakikanın sonunda ne mi hissettim? Şöyle özetleyebilirim: “Bitti he?.. Vay be, bu neydi arkadaş?”

Tartışmasız Türkiye'de yılın en iyi albümü Fatih. Bilmiyorum yıl içinde daha iyisine rastlar mıyız? Ya da... Neyse daha geniş alalım virajı; Mabel Matiz yılın en iyi albümlerinden birine imza atmış. Oldu mu şimdi? Peki devam o zaman.

Tam da olması gerektiği gibi...

Mabel Matiz'i bu albümde Mersin'in Erdemli ilçesinde Tömük kasabasında ev hanımı Maya Karaca ve tır şoförü, Kıbrıs Gazisi Ali Karaca’nın oğlu Fatih Karaca olarak da Mabel olarak da görüyoruz. Muhtemelen tam da istediği gibi... Tam da olması gerektiği gibi. Mabel Matiz gibi şarkıcı-söz yazarı isimlerin albümlerinde otobiyografik detaylar olmazsa olmaz. Onların bir sanatçı ya da en temelinde bir insan olarak yolculuklarına en açık seçik biçimde şahitlik edebildiğimiz anlar, bir iz olarak bıraktıkları albümler. Fatih de bu çerçeveden bakınca çok derin bir iz.

Bu kapıyı en net biçimde Maya ile açmıştı Mabel Matiz. Adını annesinin adından alan albümde Babamı Beklerken, bir tır şoförünün çocuğu olmayı ve bunun Mabel Matiz'in yaşamında bıraktığı etkiyi sıcak bir şekilde anlatıyordu. Süre meselesine geri dönecek olursak Maya da iki disk halinde yayınlanmış yaklaşık 1 saat 40 dakikalık “roman tarzında yazılmış” bir albümdü.

Beş sene sonra bir başka “romanla” daha karşımızda duruyor Mabel Matiz. Daha albüm açılır açılmaz Aşkım Gülüm'ün yarattığı atmosferle albüm sizi içine alıyor. Burada Mabel Matiz'e Zeid Hamdan eşlik etmekte. Eşlikler albümde önemli bir yer tutuyor. Toplam dokuz farklı isimle düet yapan Mabel Matiz, 20 farklı prodüktörle çalışmış.

Muhtemelen hepsinin ortak özelliği ise, sınırlardan bağımsız, bu coğrafyanın çocukları olması. Oldukça zengin Doğu Akdeniz, Levanten kültürünü açıkça görüyoruz. Aşkım Gülüm'de Zeid Hamdan, Uçkun'da Halep'ten esintiler sunan Hello Psychaleppo, albümde defalarca rastladığımız Adi Rotem, Aran Lavi, Sabi Satıel ve tüm ilhamıyla Onno Tunç, insanlık tarihinin en önemli kültürel buluşma noktalarından Levant ve hinterlandının müziğini en çağdaş şekliyle arşivlik olarak biz dinleyicilere sunuyor.

Albümdeki işbirliklerine biraz daha dikkat çekmek gerek. Fatih'in en güçlü parçalarından biri olan Müphem'de hem elektronik davul beat'lerinde hem de gitarda etkileyici bir Emre Malikler performansı görüyoruz. Adeta bir 80'ler sonu 90'lar başı Sezen Aksu parçası, bir Onno Tunç bestesi havasındaki parçada Emre Malikler'in şahane performansının yanında Sezen Aksu'yu andıran Bengü Beker vokalleri de dikkat çekici.

Adeta bir manifesto

Bu havayı albümün en eğlenceli parçalarından Numaracı'da da görüyoruz. Parça, Black Sabbath'ın unutulmaz Iron Man'inden esinlemiş (!) melodisinin (Güldüren, eğlendiren bir benzerlik bu) yanında yine Sezen'in gücünde ve özgürlüğündeki sözleriyle öne çıkıyor. Zaten bir önceki parça olan Uçkun'da da “Özgürlüğümün adı yok bu yerde” diyerek adeta manifestosunu ortaya koymakta.

Albümün teklilerinden olan ve 1 Eylül 2022'de çıkan Fan'da ise “Beat Kompozisyon Referansı” ifadesinin karşısında iki nokta üst üste “Onno Tunç” yazmakta. (Girişteki beat'in sanki Sarışın'ın Sezen Aksu '88 albümündeki versiyonunun girişindeki beat'in biraz yavaşlatılmış hali gibi geldi ama tam da emin olamıyorum...)

Kara Dantelli Gençliğimize'de “Hani söylerdik bi’ şarkı / O kara dantelli gençliğimize” diyen Mabel Matiz, Müphem'de ise “Müphem bi' gül açar içimde, ah / Ne pembedir ne özgür / Yalancı bir bahar mı bu gördüğüm? / Şüphem büyür de büyür” diye özgürlüğünün ve gücünün yanındaki kırılgan şüpheyi de en açık bir biçimde aktarıyor. Hatta bu kırılganlığı Aşkın Nur Yengi ile olan lezzetli düet İki Satır Yara'nın tamamında ve kapanış parçası olan ki şahane bir kapanış olmuş Veda Ettim Geçmişe adlı parçada “Bardağım dolu suyu serin / Yaramıyorsa içmеyin / Dövüşemem hiçbirinizle / Benim kavgam kendimin” diyerek pek çok kez daha vurguluyor.

Ama sanırım en akılda kalan ve vurucu sözler, albümün 20 Nisan'da yayınlanan teklisi Aferin'deydi:

“Gençliğimi bir acı yelin muştası vurdu / Ben ne bileyim / Yaşamanın tadı bu mu?”

Albümden bu ve bunun gibi pek çok etkileyici alıntı yapmak mümkün. Mabel Matiz çağımızın en etkileyici söz yazarlarından biri olduğunu bir kez daha gösteriyor. Hem albümün tonuyla hem de sözlerinin kalitesiyle Sezen Aksu'nun tarihe geçen imza işlerine yaklaştığını söylemek mümkün. Mabel Matiz'in bu esinlenmeye memnuniyetle gittiğini dile getirmek de... Albümde birkaç parçada karşımıza çıkan mesela Uçkun ve Numaracı'daki Tarkan'dan ve yine Sezen'den hatırladığımız “rap soslu bridge'ler” de genel olarak 90'lar esintisinin bir parçası. Bununla birlikte ilginç bir şekilde Dalga'da ise günümüzde yeniden popüler olan 80'ler Japon city pop etkisi açık bir şekilde görülüyor.

Albüm nostaljik bir atmosfere sahip olduğu kadar Mabel Matiz'in ikonik synth-pop tonlarını da barındırıyor. Geçmişte de Mabel Matiz'le defalarca çalışan Sabi Saltıel'in ikonik Mabel Matiz tonunu Cicim Sarhoş'ta yine görebiliyoruz.

Kocaman bir masanın etrafında dostlarla...

Bu albüm aynı zamanda bir kutlama niteliği de taşıyor ve arkadaşlarla kocaman bir masada oturmuş sohbet ediyor hissini de rahatlıkla veriyor. Mesela Melike Şahin'le olan düet Düldül'de -“düldül” bildiğim kadarıyla Melike Şahin'in arabasına taktığı lakap- bu samimi birlikteliği görüyoruz. Yakın zaman önce Melike Şahin'in çıkardığı tekli Diva Yorgun bir Mabel Matiz parçası. İkilinin “Baba Yorgun” göndermesi aslında yine Levant tarzı arabeskin sıcak etkisinin ispatı. Aynı zamanda Diva Yorgun'un miksini de Emre Malikler'in yaptığını hatırlatmakta fayda var.

Düldül'de ise öne çıkan dokunuşun altında daha önce de Mabel Matiz ile çalışmış Tel Aviv'li prodüktör ve müzisyen Adi Rotem imzası yatıyor. Parçanın prodüktörlüğünü üstlenen Rotem, Çiçeğim'de ise prodüktörlüğüyle ve aynı zamanda elektro gitarı, synth'leri, bass'ları ve beat'leriyle şov yaparken; Emre Malikler mix'leri; Aran Lavi ise mastering'iyle bu şova katılmakta.

Elbette albümün birkaç parçası diğerlerinin yanında biraz zayıf ve zor hatırlanır kalıyor ancak bunlar 25 şarkılık bir albümde bir elin parmaklarını geçmiyor ve yanlış anlaşılmasın söz konusu parçalar tat da kaçırmıyor.

Aşkın Nur Yengi, Melike Şahin ve Kalben gibi isimlerin hoş ziyaretleri çok kıymetli. Aynı zamanda Bir Serçe Üzülür'de Özge Metin'in akordeon, Bahçemin En Zor Gülü'nde Ahmet Ayzit'in ud, Aşk Çeşmesi'nde ise Samet Çelikel'in kanun performansları takdire şayan.

Uzun lafın kısası Fatih, izini yıllar sonraya bırakmaya, 2020'ler dendiğinde akla ilk gelen albümlerden biri olmaya şimdiden aday.

Çıkış tarihi: 21 Temmuz 2023

9/10

Dikkat çekenler: Aşkım Gülüm, Kara Dantelli Gençliğimize, Müphem, Düldül, Çiçeğim, Aferin, Fan, Elbette Annem, Yeni Yaz, Veda Ettim Geçmişe

Sizin İçin Seçtiklerimiz

Mashable'da Popüler